Türk sinemasının usta yönetmenlerinden Reha Erdem, yetimhanede büyüyen iki gencin ormanın içinde kurdukları hayatı konu alan son filmi “Koca Dünya” ile Venedik Film Festivali’nden ödülle döndü. Filmlerinde hayata dair herkesin kendi penceresinden ayrı tatlar yakalayacağı, kendine has tarzı ve duruşu ile dikkat çeken yönetmenin geçmişten günümüze en güzel filmlerinden dört tanesini sizler için inceledik.
1) Kaç Para Kaç
“ Yapmak değil, olmak zor”
Film, küçük bir gömlekçi dükkanı işleten Selim’in takside bulduğu büyük miktarda paranın yarattığı etkiler üzerine odaklanır. Daha önce parkta oynayan çocuğunun arkadaşlarıyla birlikte bulduğu paranın sahibine ulaştırılması gerektiği konusunda sağlam bir duruş sergileyen Selim, miktar büyük olunca kendi içinde yaşattığı değerleri hiçe sayar. Git gide kendine ve ailesine yabancılaşır, lüks içinde yaşamaya başlar fakat bir türlü iç huzuru yakalayamaz. Parayı çalıp takside unutan adamın intiharına sebep olur, çırağına iftira atar, karısına yalan söyler ve en sonunda komşusuyla karısını aldatırken bütün aile bireylerine yakalanır. Onu değiştiren bulduğu para mıydı yoksa bu para ona gerçek benliğiyle yüzleşme fırsatı mı sağladı gibi sorularla birlikte paranın hayatımız ve ahlaki sınırlarımız üzerindeki etkisini sorgulamamızı sağlayan film, Selim’in kendisini boşluğa bırakmasıyla son bulur.
2) Korkuyorum Anne
“ – Neriman Teyze, köpekler bizi içimizde kemik var diye mi ısırıyor?”
“ – Hayır içimizde kalp yok diye ısırıyor.”
Film, hafızasını kaybeden Ali’nin mahalle sakinlerinin yardımıyla kendisini bulma çabasını konu alır. Yan karakterlerin de oldukça güçlü anlatıldığı filmde hayat içerisinde güçlü durmaya çalışan insanların korkuları yansıtılır. Yönetmen; izleyicileri anne korkusu, askerlik korkusu, sünnet olma korkusu, başarısız olma korkusu gibi hemen herkesin yaşayabileceği korkuları sorgulamaya iter. Mizahi anlatımı ve karakterlerin sahip olduğu toplumsal rollerin farklılığı ile seyirciyi şaşırtır. Hafızasını kaybetmiş birinin gözünden hayata ve insanlara bakış, son derece başarılı biçimde işlenir.
3) Kosmos
“ Biraz aşk istiyorum, bir bardak da çay. ”
Kosmos, zamansız bir kasabaya sığınan seyyahın mucizelerle dolu hikayesi. Onun kasabaya gelmesiyle birlikte ölüler dirilir ve hastalar şifa bulur. Aynı zamanda hırsızlık olayları da artar. İyi ile kötü arasında sıkışıp kalmış bu karakter, bizlere modern dünyanın esiri olan insanların gerçek duygulara ancak içgüdüleri ile ulaşabileceğini anlatır. İzleyici filmin derinliği içinde kaybolurken aşkın ve insanın en saf halini görebilme fırsatı yakalar.
4) Şarkı Söyleyen Kadınlar
“İnsan kendi zamanıyla boşlukta buluşur. ”
Deprem tehdidi ile karşı karşıya kalan bir adanın tahliye edilişi ve geride kalan ada sakinlerinin hayatlarına odaklanan film, sessizce kendi kıyametlerini bekleyen insanları anlatır. Hasta bir adam, sevgisiz bir baba, kimsesiz bir kız, aldatılmış bir eş ve umut dolu bir kadın aynı çerçeve içinde buluşur. Varoluşsal soruların birbiri ardını kovaladığı film, metaforlarla dolu yapısıyla seyirciye zor ama bir o kadar keyifli bir deneyim sunuyor.